30 Mayıs 2016 Pazartesi

Hilafet ile ilgili Hadisi Şerifler

1677 - Hz. Câbir (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ki: "İnsanlar hayırda da şerde de Kureyş'e tâbidir."
Müslim, İmâret 3, (1819).
1678 - Hz. Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "İnsanlar bu işte Kureyş'e tâbidirler. Müslümanları Müslüman olanlarına, kafirleri kafir olanlarına tâbidirler. İnsanlar madenler gibidir. Cahiliyede hayırlı olanlar fıkhı öğrenirlerse İslam'da da hayırlıdırlar. Bu işe en çok nefret edenleri insanların en hayırlısı bulacaksın. Onlar (rızaları hilâfına) içine düşmedikçe buna tâlib olmazlar."

Buhârî, Menâkıb 1; Müslim, İmâret 2, (1818).
1679 - İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Bu iş (emîrlik) insanlardan iki kişi bâki kaldıkça Kureyş'te olmaya devam edecektir."
Buhârî, Menâkıb 2, Ahkâm 2, Enbiya 1; Müslim, İmâret 4, (1820).
1680 - Sefine (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ki: "Hilâfet, ümmetim arasında otuz yıl sürecektir. Bundan sonra saltanat gelecektir." Said İbnu Cumhân dedi ki:
"Sonra ilâve etti: "Hz. Ebû Bekir (radıyallâhu anh)'in hilâfetine Hz. Ömer'in hilâfetini, Hz.Osman'ın hilâfetine Hz. Ali'nin hilâfetini (radıyallahu anhüm ecmain) ekle (parmaklarınla say) bak!" dedi. Bunları (sayınca hakikaten) otuz yıl bulduk."
Sefine'ye: "Emevîler, hilâfetin kendilerinde (devam ettiğini) zannederler"denmişti, şu cevabı verdi: "Benî'z-Zerkâ yalan söylüyor. Onlar krallardır, hem de en kötü krallar."
Ebû Dâvud, Sünnet 9 (4648, 4647); Tirmizî,Fiten 48, (2227).
1681 - Hz. Câbir İbnu Semüre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Bu din, hepsi Kureyş'ten gelecek olan on iki halifeye kadar aziz ve güçlü olacaktır. "
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a soruldu:
"Sonra ne olacak?"
"Sonra herc (fitne ve kargaşa) gelecek!" diye cevap verdi."
Buharî, Ahkâm 51; Müslim, İmâret 5-9 (1821); Tirmizî, Fiten 46, (2224). Bu üç kitap, hadisin "Kureyş'ten" kelimesine kadar kısmını: "Ebû Dâvud da Medhi 1, (4279), 4280) tamamını tahric etmiştir.
İMAMLIGI VE EMİRLİGİ SAHİH OLANLAR
1682 - Ebû Saîd (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "İki halifeye birden biat edildi mi, onlardan ikincisini öldürüverin."
Müslim, İmâret 61, (1852).
1683 - Arface İbnu Şureyh (radıyallâhu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Siz bir kişinin etrafında birlik halinde iken, bir başkası gelip, kuvvetinizi kırmak veya cemaatinizi bölmek isterse, onu öldürüverin. "
Müslim, İmaret 60, ( 1852).
1684 - Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Benî İsrail'i peygamberler (aleyhimusselâm) idâre ediyorlardı. Bir peygamber ölünce onun yerine ikinci bir peygamber geçiyordu. Ancak, benden sonra peygamber yok. Ama ardımdan halifeler gelecek ve çok olacaklar. "
Orada bulunanlar:
"(Onlar hakkında) bize ne emredersiniz?" diye sordular.
"Önceki biatınıza sadâkat gösterin. Onlara haklarını veriın. . Onlar üzerindeki haklarınızı (eda etmedikleri taktirde, kendilerinden değil) Allah'tan isteyin.Zîra Allah teâlâ, idareleri altındakilerin hukukunu onlardan soracaktır" buyurdu."
Buharî, Enbiyâ 50;Müslim, İmaret 44, (1842).
1685 - Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), İbnu Ümmi Mektum'u, iki defa kendi yerine Medine'de halef bıraktı."
Ebû Dâvud, Harâc 3, (2931).
1686 - Ebû Bekre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'tan işitmiş olduğum bir kelimenin Cemel Vak'ası sırasında Allah'ın izni ile faydasını gördüım. Şöyle ki bir ara, neredeyse ashâb-ı Cemel'e katılarak onların yanında yer alıp savaşmaya karar vermiştim. Hemen, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın, "İranlıların başına Kisrâc'nın kızı kraliçe oldu" diye haber geldiği zaman (söylemiş olduğu sözü hatırladım ve onlara katılmaktan vazgeçtim. O zaman Efendimiz:) "İşlerini kadına tevdi eden bir kavm felâh bulmayacaktır" demiş idi".
Buhârî, Fiten 17, Megâzi 82; Tirmizî, Fiten 75, (2263); Nesâî, Kudât 8 (8, 227).
Tirmizî'de şu ziyade gelmiştir: "Hz. Aişe Basra'ya geldiği zaman bunu hatırladım. Bu söz sayesinde Allah beni muhâfaza etti".
İMAM VE EMÎRİN VAZİFELERİ
1687 - İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Hepiniz çobansınız ve hepiniz sürünüzden mes'ulsünüz. İmam çobandır ve sürüsünden mes'üldür. Erkek ailesinin çobanıdır ve sürüsünden mes'uldür. Kadın, kocasının evinde çobandır, o da sürüsünden mes'üldür. Hizmetçi, efendisinin malından sorumludur ve sürüsünden mes'üldür."
İbnu Ömer der ki: "Bunları Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'tan işitmiştim. Zannediyorum ki şöyle de demişti:"Kişi bâbasının malında çobandır, o da sürüsünden mes'üldür."
Buhârî, Ahkâm 1, Cum'a 11, İstikrâz 20, Itk 17,19, Vesâya 9, Nikâh 81, 90; Müslim, İmâret 20, (1829); Tirmizî, Cihâd 27,1705; Ebû Dâvud, İmâret 1, (2928).
1688 - İbnu Meryem el-Ezdî (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Hz. Muâviye (radıyallâhu anh)'nin yanına girmiştim. Bana:
"Ey Ebû fülân, seni hangi rüzgâr attı?" diyerek (ziyaretimden memnuniyeti izhâr etti). Ben de: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'tan işitmiş olduğum şu hadisi, (size hatırlatmayı düşündüm)" dedim: "Allah kime Müslümanların işlerinden birşeyler tevdi eder, o da onların ihtiyaçlarına, isteklerine, darlıklarına perde olur (giderirse), kıyâmet gününde Allah da onun ihtiyaç, istek ve darlıklarına perde olur (giderir)."
Râvî der ki: "Bunun üzerine Hz. Muâviye (radıyallâhu anh) insanların ihtiyaçlarıyla ilgilenmek üzere bir adam tâyin etti."
Tirmizi, Ahkâm 6, (1332,1333); Ebû Davud, Harâc 13, (2948).
1689 - Abdullah İbnu Amr İbni'l-As (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Adil olanlar, kıyamet günü, Allah'ın yanında, nurdan minberler üzerine Rahman'ın sağ cihetinde olmak üzere yerlerini alırlar. -Allah'ın her iki eli de sağdır Onlar hükümlerinde, aileleri ile velâyeti altında bulunanlar hakkında hep adâleti gözetenlerdir."
Müslim, İmâret 18, (1827); Nesâî, Âdâb 1, (8, 221).
1690 - Hasan el-Basrî, Ma'kıl İbnu Yesâr (radıyallâhu anh)'dan naklediyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı işittim, demişti ki: "Allah bir kimseyi başkaları üzerine çoban yapmış, o da idaresi altındakilere hile yapmış olarak ölmüş ise, Allah ona cennetini kesinlikle haram eder."
Buhârî, Ahkâm 8, Müslim, İman 227, (142); İmâret 21, (142).
Müslim'in Hasan Basrî'den kaydettiği diğer bir rivâyet şöyledir:
"Aiz İbnu Amr (radıyallâhu anh), Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın Ashâb-ı Güzin'inden biri idi. Ubeydillah İbnu Ziyad'ın yanına girdi ve hemen ona: "Ey oğulcuğum, ben Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın: "Çobanların en kötüsü hutame denen merhametsiz deve sürücüsüdür, sakın onlardan olma"dediğini işittim" dedi. Ubeydullah: "Otur, sen muhakkak ki Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın ashabının kepeğindensin" deyince: "Onların kepeği var mıydı? Kepek onlardan sonra ve onların dışındakiler arasında zuhur etti" diye cevap verdi."
1691 - Adiyy İbnu Amîre el-Kindî (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Bir işe me'mur tayin ettiğimiz kimse, bizden bir iğne veya ondan daha küçük bir şeyi gizlemiş olsa, bu bir hiyanettir (gulûl), kıyamet günü onu getirecektir. "
Bunun üzerine, Ensar'dan bir zat kalkarak:
"Ey Allah'ın Resûlü! Vazifeyi benden geri al!" dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm):
"Sana ne oldu?" diye sordu:
"Senin (az önce şunu şunu) söylediğini işittim ya!" deyince Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm):
"Ben onu şu anda tekrar ediyorum: "Kimi memur tayin edersek az veya çok ne varsa bize getirsin. Ondan kendisine ne verilirse alır, ne yasaklanırsa onu terkeder."
Müslim, İmâret 30, (1833).
1692 - Ebû Said (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Kıyamet günü, insanların Allah'a en sevgi1i ve mekân olarak en yakın olanı, âdil imamdır. Kıyamet günü, insanların Allah'a en menfuru O'ndan mekân olarak en uzak olanı da zâlim sultandır."
Tirmizî, Ahkâm 4, (1329).
EMİR OLMANIN KÖTÜLÜĞÜĞÜ
1693 - Mikdâm İbnu Ma'dikerib (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) omuzuma vurdu ve:
"Ey Kudeym (Mikdamcık)! Emîr, kâtip, ârif olmadan ölürsen kurtuluşa erdin demektir!" dedi."
Ebü Dâvud, Harâc 5, (2933).
1694 - Ebû Zerr (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Ey Allah'ın Resûlü! dedim, beni memur ta'yin etmez misin?"
Bu sözüm üzerine, elini omuzuma vurdu ve sonra da:
"Ey Ebû Zerr, sen zayıfsın, memurluk ise bir emanettir. (Hakkını veremediğin taktirde) kıyamet günü rüsvaylık ve pişmanlıktır. Ancak kim onu hakederek alır ve onun sebebiyle üzerine düşen vazifeleri eksiksiz edâ ederse o hâriç" buyurdu."
Müslim" İmâret 17, (1826); Ebü Dâvud, Vesâyâ 4, (2868); Nesâî, Vesâya 10, (6, 255).
Ebû Dâvud'un diğer bir rivâyetinde şöyle gelmiştir: "Ey Ebû Zerr, ben seni zayıf görüyorum. Ben kendim için istediğimi senin için de isterim. Sakın iki kişi üzerine âmir olma, yetim malına da velilik yapma."
Yine Ebû Dâvud'un bir diğer rivâyeti (Harâc 5, (2934) şöyle: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ki: "Âriflik haktır, halka âriflik gereklidir, ancak ârifler ateştedir. "
1695 - Abdurrahman İbnu Semüre (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Ey Abdurrahman! Emîrlik isteme. Eğer senin talebin üzerine sana emîrlik verilirse, istediğin şeyin sorumluluğu sana yüklenir. Eğer sen talibi olmadan sana emîrlik verilirse, o işte yardım görürsün. Bir iş için yemin eder, sonra da aksini yapmakta hayır görürsen, daha hayırlı gördüğün ne ise onu yap, ettiğin yemin için de kefârette bulun."
Buhârî, Ahkâm 5, 6, Eymân 1; Müslim, İmâret 19, (1652); Ebü Dâvud, Harâc 2, (2929); Tirmizî, Nüzür 5, (1529); Nesâî, Adâbu'l-Kudat 5, (8, 225).
1696 - Ebû Musa (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Yanımda amcamın evlatlarından iki kişi daha olduğu halde Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın huzuruna girdim. Yanımdakilerden biri:
"Ey Allah'ın Resûlü! Allah'ın sana tevdi ettiğn işlerden bazıları üzerine bizi emîr tayin et" dedi. Diğeri de aynı talepde bulundu. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın onlara cevabı şu oldu:
"Biz, -Allah'a kasem olsun- bu işe, onu taleb eden veya ona hırs gösteren hiç kimseyi tayin etmeyiz!"
Buhârî, Ahkâm 7,12, İcâre 8, İstitâbe 2; Müslim, İmâret 7, (1733); Ebû Dâvud, Harâc 2, (2930); Nesâî, Adâbu'1-Kudât 4, (8, 224).
İMAM VE EMÎRE İTAATİN VACİB OLUŞU
1697 - Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Dinleyin ve itaat edin! Hattâ, üstünüze, başı kuru üzüm danesi gibi siyah Habeşli bir köle bile tayin edilmiş olsa, aranızdaKitabullah'ı tatbik ettikçe. . . (itaatten ayrılmayın)."
Buhârî, Ahkâm 4, Ezân 54, 56.
1698 - Hz. Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Kim bana itaat etmişse mutlaka Allah'a itaat etmiştir. Kim de banas isyan etmiş ise, mutlaka Allah'a isyan etmiştir. Kim emîre itaat ederse mutlaka bana itaat etmiş olur. Kim de emîre isyan ederse mutlaka bana isyan etmiş olur.
Buhârî, Ahkâm 1, Cihad 109; Müslim, İmaret 33, (1853); Nesâî, Bey'at 27, (7,154).
1699 - Hz. İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Müslüman kişiye, hoşuna giden veya gitmeyen her hususta itaat etmesi gerekir. Ancak, masiyet (Allah'a isyan) emredilmişse o hariç, eğer masiyet emredilmişse, dinlemek de yok, itaat de yok."
Buhârî, Ahkâm 4, Cihad 108; Müslim, İmâret 38, (1839); Tirmizî, Cihad 29, (1708); Ebû Davud, Cihad 86, (2626); Nesâî, Bey'at 34, (7,160).
1700 - Hz. Ömer (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Size emîrlerinizin en hayırlıları kimlerdir, en şerirleri kimlerdir haber vereyim mi? Onların en hayırlıları sizlerin sevgisine mazhar olanlar, sizleri sevenlerdir; lehlerinde hayırla dua edersiniz, onlar da size hayır dua ederler. Ümerânızın şerirleri de sizin buğzettiklerinizdir, onlar da size buğzederler, siz onlara lânet edersiniz, onlar da size lânet ederler"
Tirmzî, Fiten 77, (2265).
1701 - Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Kim itaatten dışarı çıkar ve cemaatten ayrılır ve bu halde ölürse, cahiliye ölümü ile Ölür."
Buhârî, Ahkâm 4; Müslim, İmâret 53, (1848); Nesâî, Tahrim 28, (7,123); İbnu Mace, Fiten 7, (3948).
Ebû Hüreyre'nin bir rivâyetinde şöyle gelmiştir: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Kim itaatten çıkar, cematten ayrılır (ve bu halde ölürse) cahiliye ölümü ile ölmüş olur. Kim de körükörüne çekilmiş (ummiyye) bir bayrak altında savaşır, asabiyet (ırkçılık) için gadablanır veya asabiyete çağırır veya asabiyete yardım eder, bu esnada da öldürülürse bu ölüm de cahiliye ölümüdür. Kim ümmetimin üzerine gelip iyi olana da, kötü olana da ayırım yapmadan vurur, mü'min olanlarına hurmet tanımaz, ahid sahibine verdiği sözü de yerine getirmezse o benden değildir, ben de ondan değilim. "
Müslim, İmâret 53, (1848); Nesâî, Tahrim 28, (7,123); İbnu Mâce, Fiten 7, (3948).
1702 - Ebû Bekre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim Allah'ın yeryüzündeki sultanını alçaltırsa, Allah da onu alçaltır. "
Tirmizi, Fiten 47, (2225).
İMAMLARIN VE EMÎRLERİN YARDIMClLARI
1703 - Hz. Aişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Allah bir emîr için hayır diledi mi ona doğru sözlü bir vezir nasib eder. Bu, ona unutunca hatırlatır, hatırladığı zaman da yardım eder. Allah emîre hayır dilemezse, kötü bir vezir musallat eder. Bu vezir, ona unuttuğunu hatırlatmaz, hatırlayınca da yardımcı olmaz."
Ebû Dâvud 'Harâc 4, (2932); Nesâî, Bey'at 33, (7,159).
1704 - Ebû Said ve Ebû Hüreyre (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Allah bir peygamber gönderdiği veya onun yerine bir halife getirdiği zaman mutlaka onun iki tane de yakını olmuştur: Biri ma'rufu emretmiş ve ona teşvik etmiş, diğeri de şerri emretmiş ve şerre teşvik etmiştir. Ma'sum (yani kötülükten korunmuş) olan, Allah'ınkoruduğu kimsedir."
Buharî, Ahkâm 42; Nesâî, Bey'at 32, (7,158).
1705 - Ka'b İbnu Ucre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bana şunu söyledi:
"Ey Ka'b İbnu Ucre, seni, benden sonra gelecek ümeraya karşı Allah'a sığındırırım. Kim onların kapılarına gider ve onları, yalanlarında tasdik eder, zulümlerinde onlara yardımcı olursa, o benden değildir, ben de ondan değilim; âhirette havz-ı kevserin başında yanıma da gelemez. Kim onların kapısına gitmez, yalanlarında onları tasdik etmez, zulümlerinde yardımcı olmazsa o bendendir, ben de ondanım; o kimse, havzın başında yanıma gelecektir. Ey Ka'b İbnu Ucre! Namaz bürhandır. Oruç sağlam bir kalkandır. Sadaka hataları söndürür, tıpkı suyun ateşi söndürdüğü gibi. Ey Ka'b İbnu Ucre ! Haramla biten bir ete mutlaka ateş gerekir. "
Tirmizî, Salât 433. (614); Nesâî, Bey'ât 35, 36, (7,160).
1706 - Cübeyr İbnu Nüfeyr (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Kesir İbnu Mürre, Amr İbnu 'l-Esved ve el-Mikdâm (radıyallâhu anhüm) dediler ki: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Emîr, halka karşı suizanna düşerse halkı ifsad eder."
Ebû Dâvud, Edeb 44, (4989).
ULEFA-İ RÂŞİDÎN VE ONLARIN SEÇİMLERİ
1707 - İbnu Abbâs (radıyallâhu anhüma) anlatıyor: "Hz. Ali (radıyallâhu anh), Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı rahmeti Rahmân'a kavuşturan hastalığı sırasında yanından dışarı çıktı. (Dışarıda bekleyen) halk:
"Ey Ebû'1-Hasan, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ne durumda?" diye sodular.
"Allah'a hamdolsun iyileşti!" dedi. Hz. Abbâs (radıyallâhu anh) elinden tuttu. Ve:
"Üç gün sonra Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ölecek, sen bir başkasına) me'mur olacaksın. Ben, vallahi Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın bu hastalığından (kurtulamayıp) vefat edeceğini görüyorum. Zîra ben, Abdulmuttaliboğullarının ölüm sırasında aldığn şekli biliyorum. Gel Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a gidip bu "iş" (hilafet) kimde kalacak onu soralım. Bizde kalacaksa (şimdiden) bilmiş oluruz. Bizden başkasına kalacaksa kendisiyle konuşuruz, bizi (ona) tavsiye eder" dedi.
Ali (radıyallâhu anh):
"Eger, biz onu sorsak bunun üzerine (hilafeti) bize yasaklasa, halk ondan sonra onu asla bize vermez. Vallahi ben böyle bir şey soramam!"dedi."
Buhârî, İstizân 29, Meğâzî 83.
1708 - Cübeyr İbnu Mut'im (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Bir kadın, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a gelerek bir hususta kendi siyle konuştu. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), (kendisine) tekrar gelmesini emretti. Bunun üzerine kadın:
"Ya seni bulamazsam!" dedi. Kadın ( bu sözüyle) sanki ölümü kasdetmişti, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):
"Eğer beni bulamazsan, Ebü Bekir'e uğra!" diye cevap verdi."
Buhârî Ahkâm 57, Fedailu Ashabı'n-Nebî 5, İ'tisâm 24; Müslîm, Fedailu's-Sahâbe 10, (2386); Tirmizî, Menâkıb, (3677).
1709 - Hz. Aişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) vefat ettiği zaman, bâbam Ebû Bekir (radıyallâhu anh), Mescid-i Nebî'den bir mil kadar uzaklıkta olan) Sunh nâm mevkide idi-ki Âliye (denen Medine'nin yüksek kısmını ki burası Hazrec'e mensüp Beni'l-Hârise'nin menzillerinin bulunduğu mevki)yi kasdetmektedir-Hz. Ömer (radıyallâhu anh) kalkıp :
"Vallahi Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) vefat etmedi. Allah mutlaka onu geri gönderecektir, o da (münafık) kimselerin ellerini ve ayaklarını kesecek. . ." diyordu. Derken Hz. Ebû Bekir (radıyallâhu anh) geldi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın yüzünü açtı ve öptü.
"Annem bâbam sana feda olsun. Sağlığında hoştun, ölümünde de hoşsun! Nefsimi kudret elinde tutan Zat-ı Zülcelâl'e yemin olsun, Allah sana ebediyyen iki ölüm tattırmayacak!" dedi. Sonra dışarı çıkıp:
"(Hz. Ömer'i kasdeterek): "Ey (Peygamber ölmedi diye) yemin eden kişi, ağır ol!" dedi. Hz. Ebû Bekir konuşmaya başlayınca Hz. Ömer (radıyallahu anhümâ) oturdu. Hz. Ebû Bekir Allah'a hamd ü sena ettikten sonra:
"Haberiniz olsun! Kim Muhammed'e tapıyor idiyse bilsin ki artık Muhammed ölmüştür. Kim de Allah'a tapıyor idiyse o da bilsin ki Allah hayydır, ölümsüzdür!" dedi ve şu âyeti okudu: "Ey Muhammed, şüphesiz sen de öleceksin, onlar da ölecekler" (Zümer 30). Şu âyeti de okudu:
"Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler geçmişti. Ölür veya öldürülürse geriye mi döneceksiniz? Geriye dönen, Allah'a hiçbir zarar vermez. Allah, Şürkederlerin mükâfâtını verecektir" (Âl-i İmrân 144).
Bu açıklama üzerine halk boğuk boğuk ağlamaya" başladı. Ensar (radıyallâhu anhüm), Benî Saîde yurdunda, Sa'd İbnu Übâde'nin etrafında toplandı. (Muhâcir de oraya geldi. Ensarîler):
"Bizden bir emîr, sizden de bir emîr!" dediler. Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Ebû Ubeyde (radıyallâhu anhüm) de oraya geldiler. Hz. Ömer konuşmaya başladı ise de Hz. Ebû Bekir onu susturdu.Hz. Ömer (bilahere) şöyle diyordu:
"Vallahi, ben konuşmayı şu sebeple arzu etmiştim: (Zihnimde) hoşuma giden sözler hazırlamış, Ebû Bekir bunlara ulaşamaz (onun hatırından bunlar geçmeyebilir) diye endişe etmiştim. Ama, yemin olsun, Ebû Bekir öyle bir konuştu ki, vallahi içimde hazırlamış olduğum güzel sözlerin hepsine isâbet etti, (benim aklıma gelmeyen daha da güzelini) beliğ şekilde ifade etti. Onun sözleri arasında şu da vardı:
"(Ey Ensâr) biz (Kureyşli)ler emîrleriz, sizler de vezîrlersiniz!"
Bu söz üzerine Hubâb İbnu'1-Münzir ayağa kalktı ve :
"Hayır vallahi bunu yapmayız. Bizden bir emîr, sizden de bir emir olacak!" dedi. Hz. Ebû Bekir (radıyallâhu anh): '
"Hayır! Olmaz bu. Bizler emîrleriz, sizler de vezîrlersiniz" dedi.
Rezîn şunu ilâve etti: "Hz. Ebû Bekir devamla şunu söyledi: "Bu "iş" (hilâfet), şu Kureyş cemaati için meşrû tanınacaktır. Onlar, yer îtibârıyla Arapların ortasındadır, şerefçe de (eskiden beri) en gözdeleridir. Öyleyse, Ömer'e veya Ebû Ubeyde'ye biat edin!"
Hz. Ömer atılarak:
"Bilakis, biz sana biat ediyoruz. Sen bizim efendimizsin, en hayırlımızsın, üstelik Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a da en sevgili olanımızsın!" dedi ve Hz. Ebû Bekir (radıyallâhu anh)'in elinden tutup ona biat etti. Hz. Ömer (radıyallâhu anh)'i müteakip halk da ona biat etti.
Bunun üzerine biri:
"Sa'd İbnu Ubâde'yi katlettiniz!" diye bağırdı. Hz. Ömer (radıyallâhu anh) öfkeyle:
"Allah onu katletsin!" dedi. Hz. Aişe (radıyallâhu anhâ) devamla der ki: "Bu her iki konuşmada geçen sözleri de Allah fâideli kıldı. Nitekim Hz. Ömer'in konuşması halkı korkuttu. Aralarında nifak vardı, onun konuşmasıyla Cenab-ı Hakk nifakı bertaraf etti. Hz. Ebû Bekir (radıyallahu anh) de halkın nazarını Allah'a çevirip, üzerinde oldukları hakkı (İslâm'ı) öğretti. Oradan şu âyeti okuyarak ayrıldılar. (Meâlen): "Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler geçmişti. Ölür veya öldürülürse geriye mi döneceksiniz? Geriye dönen, Allah'a hiçbir zarar vermez.. Allah şükredenlerin mükâfaatını Verecektir" (A1-i Imrân 144).
Buhârî, Fedâilu'l-Ashâb 5, Cenâiz 3, Megâzi 83; Nesâî, Cenâiz 11, (4,11).
(İbnu Deybe diyor ki:) "Derim ki: "Rezîn şunu ilâve etti" sözü, et-Tecrid'de ve Tecrid'in aslında mevcuttur. Bu ziyâde aynısıyla Sahîh-i Buhârî'de mevcuttur. Allahu a'lem."
Es-Sünuh (veya es-Sünh) avâli'l-Medîne'de bir yer adıdır. Orada Benî'l-Hâris İbnu'l-Hazrec'in evleri vardır.
"Allah sana iki ölümü tattırmasın" sözü, yâni dünyada.. tattırmasın demektir. Hz. Ebû Bekir, bu sözü Hz. Ömer (radıyallâhu anhümâ)'in şu sözünü red maksadıyla söylemiştir: "Allah, peygamberini geri gönderecek, O da (münafık) kimselerin ellerini ve ayaklarını kesecek." Sakîfe: Evin sofa (üstü kapalı önü açık) kısmı. Toroslarda evin bu kısmına yazlık tâbir edilir.
Nesîc: Ağlayan kişinin hıçkırığını içine tıkarak sessiz ağlaması.
1710 - İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor; "Ben, Muhâcirler'den bir çoğundan Kur'an öğreniyordum. Abdurrahman İbnu Avf, onlardan biri idi. (Ben Mina'da onun menzilinde iken, o da, Hz. Ömer'in son defa yapmış olduğu haccda onun yanında idi. Abdurrahman yanıma dönüşte:)
"Bugün Hz. Ömer'in yanına gelen bir adamı keşke sen de görseydin. Dedi ki: "Ey mü'minlerin emîri, bir adam görsen ki sana: "Keşke Ömer ölmüş olsa da falancaya (Bezzar'ın rivâyetinde Talha İbnu Ubeydillah'a) biat etsem. Vallahi Hz. Ebû Bekir (radıyallâhu anh)'in biatı çabucak oldu bitti" dese ne dersin?" dedi. Hz. Ömer bu söze (daha önce hiç görmediğim kadar) öfkelendi ve:
"İnşaallah bu akşam halka hitab edip, (ahd ve müşaverede olmaksızın) idâreyi gasbetmek isteyen bu heriflere karşı onları uyaracağım" dedi.
Abdurrahman ilâveten dedi ki: "(Bunun üzerine) Hz. Ömer'e:
"Ey mü'minlerin emîri, dedim, böyle bir şey yapma. Zîra hacc mevsiminde insanların cühelâ ve serseri takımı biraraya gelir. Konuşmak üzere halkın içinde doğrulduğnun zaman bunlar olaki, etrafında ekseriyeti teşkil ederler. Korkum şu ki, siz kalkar birşeyler söylersiniz, o cahillerin her biri bir başka şey anlar, esas ifâde etmek istediğiniz maksad tamamen kaybolur. Şu halde acele etmeyin, Medine'ye varın. Orası daru'l-hicret ve sünnettir (hicretin yapıldığı, sünnetin yaşandığı mahaldir). Orada fıkıh ulemâsı ve insanların eşrafıyla başbaşa kalır, dilediğinizi rahatça söylersiniz. Âlimler sözlerinizi eksiksiz öğrenirler ve maksadınız ne ise onu anlarlar."
(Bu sözüm üzerine) Hz. Ömer (radıyallâhu anh):
"Pekâla, vallahi inşaallah Medine'ye vardığımda ilk fırsatta bu toplantıyı aktedeceğim!" dedi. İbnu Abbas (radıyallâhu anhümâ) devamla dedi ki:
"Zilhicce'nin sonlarında Medine'ye geldik. Cuma günü öğle olur olmaz camiye gitmede acele ettim."
Rezîn şu ilâvede bulundu: "Öğle sıcağında çıktım." Sonra önceki hadisi anlatmaya (İbnu Abbas) devam etti ve dedi ki:
"(Camiye gelince) Saîd İbnu Zeyd İbni Amr İbni Nüfeyl (radıyallâhu anh)'i minberin köşesinde oturmuş buldum. Dizim dizine değecek şekilde yanına oturdum. (Sağıma soluma bakmaya) başlamadan Ömer İbnu'1- Hattâb (yerinden minbere doğru) çıktı. Onun gelmekte olduğunu görünce yanımdaki Saîd İbnu Zeyd İbni Amr İbni Nüfeyl'e:
"Bu öğle, Ömer, halife olduğu günden beri hiç yapmadığı bir konuşma yapacak" dedim. Zeyd, söylediğimi hoş karşılamadı ve:
"Daha önce konuşmadığı şeyi konuşması ne mümkün!" deyip beni reddetti.
Hz. Ömer (radıyallâhu anh) minbere oturdu. Müezzin ezanını tamamlayınca, doğruldu. Cenab-ı Hakk'a lâyık olduğu hamd ve senâda bulundu. Sonra şunları söyledi:
"Emmâ ba'd. Ben şimdi sizlere, Cenab-ı Hakk'ın söylememi takdir buyuracağı bir konuşma yapacağım. Bilemiyorum, belki de ecelim yakındır, (bu son hutbem olur). Kim bu sözlerimi anlar ve hâfızasına alabilirse bineğinin götürdüğü her yerde nakletsin. Kim de anlamış o1maktan korkarsa, hiç kimseye hakkımda yalan söylemesini helâl etmiyorum. Allah celle şânuhu, Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm)'i hakla gönderdi, kendisine kitap indirdi. Allah'ın indirdikleri meyanında recm âyeti de vardı. Biz onu okuduk, anladık ve ezberledik. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) recm cezası verdi. O'ndan sonra da bizler verdik. Şahsen aradan fazla zaman geçince, bazılarının çıkıp: "Allah'ın kitabında biz recm âyeti bulamıyoruz" diyerek Allah'ın indirmiş olduğu bir farzı terkedip sapıtmalarından korkuyorum, recm, Allah'ın kitabında muhsan yani bâliğ, akil, sahih bir evlilikle evlenmiş ve gerdek yapmış olduğu halde zinâ eden kadın ve erkeklere -isbatlayıcı beyyine veya hamilelik, veya itiraf olduğu takdirde-uygulanması gereken bir haktır."
Zinâ haddiyle ilgili bâbta zikri geçmiş olan İbnu Abbâs hadisi zikrettikten sonra dedi ki:
"...Ve dahi bana ulaştı ki, birileri şöyle demiş: "Ömer ölünce, (herkesle istişâre, biat aramaksızın) falancaya biat edeceğim." Sakın ha! Hiç kimseyi, "Hz. Ebû Bekirin seçimi de oldu bittiye geldi. (Biz de onun seçilme tarzına uygun olarak birini seçebiliriz)" gibi sözler aldatmasın. Haberiniz olsun, -evet onun seçimi çabuk olmuştur bu doğru- ancak, Allah (umumiyetle çabuk yapılan işlerde bilâhere karşılaşılan) şerlerden (bu ümmeti) korumuştur. Sizden hiç kimseye, Hz. Ebû Bekir (radıyallâhu anh)'e yapıldığı şekilde (alâka gösterilerek) boyunlar koparcasına nazarlar çevrilip baş uzatılmaz. Öyle ise, Müslümanların istişâre ve te'yidi tahakkuk etmeksizin kim bir başkasına biat ederse bilsin ki, ne biat edene, ne de edilene itibar edilmeyecektir. Böyle bir biat akdi, edeni de edileni de ölüme maruz bırakacaktır. (Hz. Ebû Bekir'e yapılan biat böyle kıt düşüncelilerin zannettiği gibi değildir. İç yüzünü anlatayım:)
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın ruhunu Cenab-ı Hakk kabzettiği vakit, haberimiz oldu ki, Ensar büyük bir grup hâlinde bizden ayrı olarak Benî Sâide sakî inde toplanmışlar. Ali, Zübeyr ve bunlarla birlikte (Abbâs gibi diğer) bazıları bizden ayrılarak (cenazeyle meşgul olmak üzere) geride kaldılar. Muhacirler de Hz. Ebû Bekir (radıyallâhu anh)'in etrafında toplandılar. Hz. Ebû Bekir'e:
"Ey Ebû Bekir, haydi şu Ensârî kardeşlerimizin yanlarına gidelim!" dedim. Onlara (bir an önce yetişmek üzere) yürüdük. Yakınlarına varınca, onlardan iki sâlih zatla karşılaştık. Kavmin (Sa'd İbnu Ubâde'yi halife seçme hususundaki) kararlarını zikrettiler, sonra da:
"Ey Muhâcirler cemaati nereye gidiyorsunuz?" diye sordular. Biz:
"Şu Ensârî kardeşlerimize gidiyoruz!" dedik.
"Hayır, onlara yaklaşmayın, hükümlerini versinler" dediler. Ben:
"Vallahi onlara gideceğiz" dedim ve yürüdük. Onları Benî Sâide sakîfinde bulduk. Ortalarında üzeri örtülü birisi vardı.
"Bu da kim?" dedim.
"Bu Sa'd İbnu Ubade'dir!" dediler. Ben:
"Nesi var?" diye sordum.
"Titriyor!" dediler. Biraz oturmuştu ki, hatipleri şehâdet getirerek söze başladı. Cenab-ı Hakk'a layık olduğu hamd ve senâyı ifade ettikten sonra şu konuşmayı yaptı:
"Emmâ ba'd! Biz Allah'ın ensârı ve İslâm'ın ordusuyuz. Siz ey Muhâcirler, asıl kavminden kopup gelmiş (içimizde) az bir grupsunuz!"
(Anladık ki) bunlar, aslen müstehak olduğumuz fonksiyonumuzdan bizi koparmak, emîrlikten uzak tutmak istiyorlardı.
Hatip sözlerini tamamlayınca konuşmak arzu ettim. Bu esnâda, içimden söyleyecek güzel sözler hazırlamıştım, bunlar hoşuma da gitmişti. Bunları Ebû Bekir (radıyallâhu anh)'in huzurunda söylemek istiyordum. Ben bâzan onun hiddetini yatıştırıyordum. Konuşmak istediğim sırada Ebû Bekir:
"Acele etme!"dedi. Onu öfkelendirmek istemedim (ve konuşmaktan vazgeçtim). Ebû Bekir (radıyall hu anh) konuştu. O aslında benden daha çok hilme sahip, daha vakur idi. Allah'a yeminle söylüyorum, içimde hazırladığım bütün güzel sözleri eksiksiz aynı güzellikte ve hattâ daha da güzel bir biçimde bu konuşması esnasında söyledi. Demişti ki:
"Hakkınızda söylediğiniz hayır (ve fazilet ne varsa) hepsine lâyıksınız. Ancak bu (emîrlik) işi, Kureyş kabilesine (meşru) tanınır. Onlar, neseb yönüyle de, yurt yönüyle de Arab'ın ortasında yer alır. Ben sizin için şu iki şahıstan birini uygun buldum, bunlardan hangisini isterseniz ona biat edin!"
Böyle deyip -benim ve Ebû Ubeyde İbnu'l-Cerrâh'ın ellerimizden tuttu. Ebû Bekir, ikimizin arasında oturuyordu. Onun (ikimizi imamlığa teklif eden cümlesinden başka) bütün söyledikleri hoşuma gitti. Vallahi, Ebû Bekir'in bulunduğu bir kavmin başına emîr seçilmektense, ortaya çıkarılıp boynumun vurulmasını gerektirecek bir günah işlemek bana daha sevgili gelirdi. Ancak, nefsimin bana ölüm ânında hoş gösterdiği şeyi şimdi bulamıyorum. Derken Ensar'ın (Hubâb İbnu'l-Münzir adındaki) bir sözcüsü:
"Beni (hasta hayvanların kaşınarak rahatladıkları) kaşınma çubukcağızı, yaslandığı dikme ile ayakta duran hurma fıdancığı kabul edin (ve fıkrimi dinleyin. Diyorum ki):
"Sizden bir emîr, bizden de bir emîr olsun, ey Kureyş cemaati!" dedi.
Bunun üzerine her kafadan bir söz çıkmaya başladı, gürültü çoğaldı. Öyle ki ihtilâfçıkacak diye korktum. Hz. Ebû Bekir'e:
"Ey Ebû Bekr, uzat elini!" dedim. Elini uzattı, ben ona biat ettim. Muhacirler de biat ettiler. Sonra da Ensâr biat etti. Sa'd İbnu Ubâde (radıyallâhu anh)'nin üzerine atıldık. Derken onlardan biri:
"Sa'd İbnu Ubâde'yi öldürdünüz!" demez mi? Ben de:
"Sa'd İbnu Ubâde'yi Allah öldürsün!" dedim.
Hz. Ömer (radıyallâhu anh) der ki: "Vallahi biz, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in defni sırasında, Hz. Ebû Bekir'in seçiminden daha ehemmiyetli bir şey düşünemedik. Biat gerçekleşmeden halkı terketmemiz halinde, oradan ayrılınca, arkamızdan kendilerinden birini halife seçiverecekler diye korktuk. Böyle bir durumda ya bize de râzı olmaya olmaya biat edecek veya muhalefet edecek ikisi de fesad olacaktı.
Bilesiniz, Müslümanlarla istişâre etmeden kim bir başkasına biat ederse, ne biat edene, ne de kendisine biat edilene itibar edilmez, ikisinin de öldürülmesinden korkulur.
Buhârî, Muhâribin 30, 31, İ'tisâm 16, Mezâlim 19, Menâkıbu'l-Ensâr 46, Megâzî 11; Müslim, Hudud 15, (1691) Müslim'de hadis muhtasar olarak kaydedilmiştir.
1711 - Hz. Âişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor:
"Hz. Fâtıma ve Hz. Abbâs (radıyallâhu anhümâ) Hz. Ebû Bekir (radıyallâhu anh)'e uğrayıp, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'tan kendilerine kalan mirası sordular. Hz. Ebû Bekir (radıyallâhu anh) onlara:
"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın: "Bize kimse vâris olamaz, bıraktıklarımız hep sadakadır. Ancak Âl-i Muhammed bu maldan (ihtiyacı kadarını) yer" dediğini işittim. Allah'a yemin olsun Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın yaptığını gördüğüm bir şeyi terketmem, mutlaka onu yaparım. Ben O'nun emrinden bir şey terkedecek olsam sapıtmaktan korkarım!" dedi.
Bunun üzerine Hz. Fatıma, Hz. Ebû Bekir (radıyallâhu anhümâ)'e küstü ve altı ay sonra ölünceye kadar onunla konuşmadı. Hz. Ali, onu geceleyin defnetti. Ölümünü Hz. Ebû Bekir (radıyallâhu anh)'e haber vermedi.
Hz. Ali, Fatıma (radıyallâhu anhümâ) sağken halk nazarında ayrı bir makama, izzete sahipti. Hz. Fatıma vefat edince, halkın alâkası ondan kesildi.
Bir adam Zührî (rahimehullah)'ye: Ali, (Hz. Ebû Bekir'e) altı ay biat etmedi mi?" diye sordu.
"Hayır, vallahi hayır, Benî Haşim'den hiç kimse geri kalmadı. Ali (radıyallâhu anh), insanların nazarlarının kendinden çevrildiğini görünce Hz. Ebû Bekir (radıyall hu anh)'le musalahaya mecbur kaldı. Ona haber salarak: "Yanında kimse olmadan, yalnız olarak bize gel!" dedi. kendisine Hz. Ömer'in gelmesini istemiyordu, çünkü ondaki şiddet ve hiddet hâlini biliyordu. Hz. Ömer (radıyallâhu anh):
"Onlara tek başına gitme!" dedi. Hz. Ebû Bekir (radıyallâhu anh):
"Vallahi tek başıma gideceğim. Bana ne yapabilirler ki?" dedi ve Ebû Bekir (radıyallâhu anh) onlara gitti. Hz. Ali (radıyallâhu anh)'nin yanına girdi. Benî Hâşim, yanında toplanmışlar idi. (Hz. Ebû Bekir'i görünce) kalktı. Allah'a hamd ü senada bulundu. Sonra şunu söyledi:
"Emmâ ba'd! Ey Ebû Bekir, bizim sana biat etmemize mani olan şey senin faziletini inkârımız değildir, sana karşı bir rekâbet düşüncemiz de yok. Ancak, biz, bu "iş"te bizim de bir hakkımız olduğuna inanıyorduk. Bize karşı müstebit davrandınız!"
Sonra Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a olan yakınlığını zikretti.
Ali bunları zikrettikçe Hz. Ebû Bekir (radıyallâhu anhümâ) ağlamaktan kendini alamıyordu. Hz. Ebû Bekir (radıyallâhu anh) şehâdet getirdi, Allah Teâla'ya hamdetti, senâda bulundu. Sonra şunları söyledi:
"Emmâ ba'd! Allah'a kasem olsun, şurası muhakkak ki, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın akrabaları bana, kendi akrabalarımdan daha yakın, daha sevgili. Ve ben, yeminle söylüyorum, benimle sizin aranızda olan bu mal meselesinde haktan ve hayırdan hiç ayrılmış değilim. Zîra, ben Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'tan şunu işittim:
"Bize kimse vâris olamaz, bıraktığımız sadakadır. Âl-i Muhammed bu maldan yer. " Vallahi ben, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın yaptığını gördüğüm bir işi terketmem, Allah'ın izniyle mutlaka yaparım" dedi. Hz. Ali (radıyallâhu anh):
"Biat için öğleden sonra buluşalım"dedi. Ebû Bekir (radıyallâhu anh) öğleyi kılınca, cemaate yönelip Hz. Ali (radıyallâhu anh)'nin (biatı geciktirmedeki) beyan ettiği özürleri halka anlattı. Sonra da Hz. Ali (radıyallâhu anh) kalkıp, Hz. Ebû Bekir (radıyallâhu anh)'in hakkını tazim buyurdu, faziletlerini, İslâm'a sebkat eden hizmetlerini zikretti. Sonra Ebû Bekir (radıyallâhu anh)'e yaklaşıp biat etti. Halk, Hz. Ali (radıyallahu anh)'nin etrafını sarıp:
"İsabet ettin, çok iyi bir davranışta bulundun" diyerek takdir ettiler. Hz. Ali (radıyallâhu anh) bu ma'ruf işe döndüğü zaman halk (tekrar) kendisine yakınlık (ve alâka) gösterdi."
Buhârî, Fedailu'l-Ashab 12; Müslim, Cihad 53, (1759). Metin Müslim'dendir. Hadis BuhârÎ'de muhtasardır.
1712 - Kasım İbnu Muhammed anlatıyor: "Hz. Aişe (radıyallâhu anhâ) bir gün hastalanmış:
"Vay başım, (ölüyorum)!" demişti. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) (şaka olsun diye):
"Keşke bu ben sağken olsa, sana istiğfàr eder, dua ediveririm!"dedi. Bunun üzerine Hz. Âişe (radıyallâhu anhâ) birden parladı:
"Vay başıma gelen. Vallahi görüyorum ki ölmemi istiyorsun. Ben öleceğim, sen de akşama zevcelerinden biriyle başbaşa kalacaksın ha!" dedi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) (sözü değiştirerek) dedi ki:
"Bilakis ben ölüyorum, vay başım! Ebü Bekir'e ve oğluna birinzi gönderip (benden sonra hilâfet hususunda "ben daha lâyığım" iddia veya temennisinde bulunacaklara karşı) yerime geçeceği tesbit etmek istemiştim. Sonradan (kendi kendime: "Böyle bir iddiayı Ebû Bekir dışında kim yaparsa) Allah kabul etmez, mü'min1er de reddederler" dedim (ve vasiyet yapmaktan vazgeçtim)."
Buhârî, Ahkâm 51, Merdâ 16; Müslim, Fedailu's-Sahâbe 11, (2387).
1713 - Hz. Âişe (radıyallâhu anh ) anlatıyor:
"Hz. Ebû Bekir (radıyallâhu anh), ölüm ânı yaklaşınca (muhtazar olunca), Hz. Ömer'i çağırttı ve:
"Ey Ömer, ben Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın ashabı üzerine seni halife seçiyorum. Mizanı ağır olan, hakka uyması sebebiyle kıyamet günü mizanı ağır basacak ve ağırlık kendine olacak kimsedir. Sadece hakkın girdiği mizanın ağır olması da hak olmuştur.
Ey Ömer! Mizanı hafif olan da, batıla uyması sebebiyle, kıyamet günü sevabı az ve hafıf olan ve bu hafıflikle teraziye girecek olandır. İçerisine sadece batıl giren mizanın hafif olması da haktır."
Ayrıca, askerlerin komutanlarına da şunu yazdı: "Başınıza Ömer'i seçtim. Kendim için de, Müslümanlar için de hayrı seçtim."
Sonra Ebû Bekir (radıyallâhu anh) vefat etti ve geceleyin defnedildi. Bilahere Hz.Ömer (radıyallâhu anh), ayağa kalkıp hamd ü sena ettikten sonra şunları söyledi:
"Ey insanlar, ben size, hiç bilmediğiniz bir şeyi kendimden uydurup öğretecek değilim. Ben Ömer'im. Size emîr olma hususunda hırsım yok. Ancak vefat eden Ebû Bekir (radıyallâhu anh) bunu bana vasiyet etti. Bu işi ona Allah'ın ilham ettiğine inanıyorum. İmamlığımı, ona ehil olmayan kimseye bırakmam. Fakat onu, Müslümanlara saygı göstermeye gayret edenlere bırakırım. İşte böyleleri, Müslümanlara emîr olamya başkalarından daha çok layıktır."
Muvatta'da bulunamamıştır.
1714 - Ma'dan İbnu Ebî Talha anlatıyor:
"Hz. Ömer (radıyallâhu anh), cuma günü hutbe verdi. Önce Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı hatırlattı, sonra Hz. Ebû Bekir (radıyallahu anh)'i andı. Sonra da şunları söyledi:
"Ben rüyamda bir horoz gördüm, bana üç gaga vurdu. Bunu, ecelim yaklaştı diye yordum. Bazı kimseler, yerime birini seçmemi söylüyorlar, Allah ne dini, ne hilafetini, ne de Resûlü (aleyhissalâtu vesselâm) ile gönderdiği şeyi zayi edecek değildir. Eğer ecelim çabucak gelirse hilâfet, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ölürken kendilerinden razı bulunduğu şu altı kişinin müşâveresi ile belirlenecektir. Ben biliyorum ki, bazıları bu seçime dil uzatacaklardır. Bunlar benim şu elimle İslâm'a kattığım kimselerdir. Eğer bunu yaparlarsa bilin ki, onlar ancak Allah'ın düşmanlarıdır, kâfırlerdir, sapıklardır.
Sonra sözüne şöyle devam etti:
"Ey Rabbim, seni Ensâr'ın ümerâsına şâhid kılıyorum. (Bilin ki) ben onları, adaletli olsunlar ve halka dinlerini, Peygamberlerinin (aleyhissalâtu vesselâm) sünnetini öğretsinler (zekatı) aralarında taksim etsinler, dini meselelerde müşkilatla karşılaşınca bana bildirsinler diye başlarına tayin ettim."
Hz. Ömer (radıyallâhu anh)'in bu hutbesinden bir cuma geçmişti ki hançerlendi. Yanına girmek için önce Muhacirler'e, sonra Ensâr'a, sonra Medineliler'e, sonra Şamlılar'a, sonra Iraklılar'a sırayla izin verdi. Biz huzura girenlerin sonuncusu idik. Siyah bir bürde ile yarası sarılmış, üzerinden kanlar akıyor vaziyette gördük.
"Bize vasiyette bulun!" dedik. Ona bizden başka vasiyet talebinde bulunan olmadı.
"Size dedi, Allah'ın Kitabı'nı vasiyet ediyorum. Zira ona uyduğunuz müddetce asla sapıtmazsınız. Size Muhacirler'i de vasiyet ediyorum. Zira insanlar çoğalırken onlar azalıyor. Size Ensâr'ı da vasiyet ediyorum. Zira onlar, imanın sığındığı melcedir. Size bedevîleri de vasiyet ediyorum.
Zira onlar aslınız, dayanağınızdır."
Bir rivayette şöyle denmiştir: "...Zira onlar kardeşlerinizdir, düşmanınızın düşmanıdır. Size zımmîleri de vasiyet ediyorum, zira onlar Peygamberimiz (aleyhissalâtu vesselâm)'in zimmeti ve ailenizin rızkıdır. Beni terkedin artık."
Buhârî, Ahkâm 51, Müslim, İmâret 12, (1823); Tirmizî, Fiten 48, (2226); Ebû Dâvud, Harâc 8, (2939).
Bir rivayette şöyle gelmiştir: "Hz. Ömer (radıyallâhu anh) hançerlendiği zaman kendisine: "Birini yerinize seçseniz!" denilmişti. Şu cevabı verdi:
"Yani işinizi sağken de, ölmüşken de ben mi sırtımda taşıyayım? Mamafih, birisini seçecek olsam (bu caizdir, zira) benden daha hayırlı olan Ebû Bekir seçmiştir. Seçimi terkedecek olsam (bu da caizdir zira) benden daha hayırlı olan Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) da seçimi terketti. Ben istedim ki, bundaki nasibim başa baş olsun, ne lehime ne de aleyhime"
Abdullah İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) dedi ki: "(Ömer'in bu sözü üzerine) anladım ki, yerine kimseyi tayin etmeyecektir." Oradakiler:
"Allah hayırlı mükâfaatlar versin. Sen şu şu hizmetleri yaptın" dediler. O da: "Uman ve korkan" diye cevap verdi."
1715 - Hz. Âişe (radıyallâhu anh ) anlatıyor:
"Hz. Ebû Bekir (radıyallâhu anh), ölüm ânı yaklaşınca (muhtazar olunca), Hz. Ömer'i çağırttı ve:
"Ey Ömer, ben Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın ashabı üzerine seni halife seçiyorum. Mizanı ağır olan, hakka uyması sebebiyle kıyamet günü mizanı ağır basacak ve ağırlık kendine olacak kimsedir. Sadece hakkın girdiği mizanın ağır olması da hak olmuştur.
Ey Ömer! Mizanı hafif olan da, batıla uyması sebebiyle, kıyamet günü sevabı az ve hafıf olan ve bu hafıflikle teraziye girecek olandır. İçerisine sadece batıl giren mizanın hafif olması da haktır."
Ayrıca, askerlerin komutanlarına da şunu yazdı: "Başınıza Ömer'i seçtim. Kendim için de, Müslümanlar için de hayrı seçtim."
Sonra Ebû Bekir (radıyallâhu anh) vefat etti ve geceleyin defnedildi. Bilahere Hz.Ömer (radıyallâhu anh), ayağa kalkıp hamd ü sena ettikten sonra şunları söyledi:
"Ey insanlar, ben size, hiç bilmediğiniz bir şeyi kendimden uydurup öğretecek değilim. Ben Ömer'im. Size emîr olma hususunda hırsım yok. Ancak vefat eden Ebû Bekir (radıyallâhu anh) bunu bana vasiyet etti. Bu işi ona Allah'ın ilham ettiğine inanıyorum. İmamlığımı, ona ehil olmayan kimseye bırakmam. Fakat onu, Müslümanlara saygı göstermeye gayret edenlere bırakırım. İşte böyleleri, Müslümanlara emîr olamya başkalarından daha çok layıktır."
Muvatta'da bulunamamıştır.
1716 - Ma'dan İbnu Ebî Talha anlatıyor:
"Hz. Ömer (radıyallâhu anh), cuma günü hutbe verdi. Önce Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı hatırlattı, sonra Hz. Ebû Bekir (radıyallahu anh)'i andı. Sonra da şunları söyledi:
"Ben rüyamda bir horoz gördüm, bana üç gaga vurdu. Bunu, ecelim yaklaştı diye yordum. Bazı kimseler, yerime birini seçmemi söylüyorlar, Allah ne dini, ne hilafetini, ne de Resûlü (aleyhissalâtu vesselâm) ile gönderdiği şeyi zayi edecek değildir. Eğer ecelim çabucak gelirse hilâfet, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ölürken kendilerinden razı bulunduğu şu altı kişinin müşâveresi ile belirlenecektir. Ben biliyorum ki, bazıları bu seçime dil uzatacaklardır. Bunlar benim şu elimle İslâm'a kattığım kimselerdir. Eğer bunu yaparlarsa bilin ki, onlar ancak Allah'ın düşmanlarıdır, kâfırlerdir, sapıklardır.
Sonra sözüne şöyle devam etti:
"Ey Rabbim, seni Ensâr'ın ümerâsına şâhid kılıyorum. (Bilin ki) ben onları, adaletli olsunlar ve halka dinlerini, Peygamberlerinin (aleyhissalâtu vesselâm) sünnetini öğretsinler (zekatı) aralarında taksim etsinler, dini meselelerde müşkilatla karşılaşınca bana bildirsinler diye başlarına tayin ettim."
Hz. Ömer (radıyallâhu anh)'in bu hutbesinden bir cuma geçmişti ki hançerlendi. Yanına girmek için önce Muhacirler'e, sonra Ensâr'a, sonra Medineliler'e, sonra Şamlılar'a, sonra Iraklılar'a sırayla izin verdi. Biz huzura girenlerin sonuncusu idik. Siyah bir bürde ile yarası sarılmış, üzerinden kanlar akıyor vaziyette gördük.
"Bize vasiyette bulun!" dedik. Ona bizden başka vasiyet talebinde bulunan olmadı.
"Size dedi, Allah'ın Kitabı'nı vasiyet ediyorum. Zira ona uyduğunuz müddetce asla sapıtmazsınız. Size Muhacirler'i de vasiyet ediyorum. Zira insanlar çoğalırken onlar azalıyor. Size Ensâr'ı da vasiyet ediyorum. Zira onlar, imanın sığındığı melcedir. Size bedevîleri de vasiyet ediyorum.
Zira onlar aslınız, dayanağınızdır."
Bir rivayette şöyle denmiştir: "...Zira onlar kardeşlerinizdir, düşmanınızın düşmanıdır. Size zımmîleri de vasiyet ediyorum, zira onlar Peygamberimiz (aleyhissalâtu vesselâm)'in zimmeti ve ailenizin rızkıdır. Beni terkedin artık."
Buhârî, Ahkâm 51, Müslim, İmâret 12, (1823); Tirmizî, Fiten 48, (2226); Ebû Dâvud, Harâc 8, (2939).
Bir rivayette şöyle gelmiştir: "Hz. Ömer (radıyallâhu anh) hançerlendiği zaman kendisine: "Birini yerinize seçseniz!" denilmişti. Şu cevabı verdi:
"Yani işinizi sağken de, ölmüşken de ben mi sırtımda taşıyayım? Mamafih, birisini seçecek olsam (bu caizdir, zira) benden daha hayırlı olan Ebû Bekir seçmiştir. Seçimi terkedecek olsam (bu da caizdir zira) benden daha hayırlı olan Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) da seçimi terketti. Ben istedim ki, bundaki nasibim başa baş olsun, ne lehime ne de aleyhime. . . "
Abdullah İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) dedi ki: "(Ömer'in bu sözü üzerine) anladım ki, yerine kimseyi tayin etmeyecektir." Oradakiler:
"Allah hayırlı mükâfaatlar versin. Sen şu şu hizmetleri yaptın" dediler. O da: "Uman ve korkan" diye cevap verdi."
1717 - Abdullah İbnu Selâm (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Hz. Osman (radıyallâhu anh) muhâsara edildiğn zaman, namaz kıldırma işine Hz. Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh)'yi tayin etti. Bâzan Hz. İbnu Abbas kıldırıyordu. Sonra, Hz. Osman (isyancılara) elçi yollayıp, benden ne istiyorsunuz? diye sordu. Onlar: "Hilâfetten ayrılmanı istiyoruz" dediler. O da: "Allah'ın bana giydirdiği bir kaftanı çıkarmam" diyerek reddetti.
"Onlar seni öldürecekler!" dediler. O:
"Beni öldürdüğünüz takdirde, ebediyyen birbirinizi sevmeyecek, düşmanla elbirlik savaşamayacaksınız. Göre göre ihtilâfa düşeceksiniz. Ey kavm, bana karşı çıkardığnnız şu ihtilâf sakın ola başınıza, sizden öncekilerin maruz kaldığı belâyı dolamasın!" dedi. İhtilâlcilerin tazyikleri artınca, cuma gününe oruçlu olarak girdi. Gün biraz ilerleyince uyudu.Uyanınca:
"Şu anda rüyamda Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı gördüm. Bana: "Akşam yanımızda iftarını yapacaksın" buyurdu" dedi.
O gün öldürüldü. Sonra Hz. Ali (radıyallâhu anh) hutbe okumak üzere kalktı. Hamd ü senâdan sonra:
"Ey insanlar, dedi, bana yaklaşın, gözlerinizi, kulaklarınızı dört açın. Şahsen ben ve sizler hepimizin fıtnenin içine düşmemizden korkuyorum. Fitne sırasında, hepimize gayret gerekecek." Devamla dedi ki:
"Allah bu ümmeti iki edeble terbiye etti: Kitap ve Sünnet. Bunların (tatbiki hususunda), sultan nezdinde gevşeklik olamaz. Öyle ise Allah'tan korkun, aranızdaki meseleleri halledin."
Hz. Ali (radıyallâhu anh) bunları söyleyip minberden indi ve beytü'l-maldan arta kalan servete yönelerek Müslümanlar arasında taksim etti."
Rezîn ilâvesidir, kaynağı bulunamamıştır.
1718 - Hasan Basrî (rahimehullah) hazretleri anlatıyor:
"Hasan İbnu Ali, vallahi Hz. Muâviye (radıyallâhu anhümâ)'yi dağlar gibi büyük askerî birliklerle karşıladı. Bunun üzerine Amr İbnu'1-As, Hz. Muâuiye ye:
"Ben vallahi, öyle askerî birlikler görüyorum ki, bunlar kendileri gibi (sayıca ve keyfıyetçe) akrân olan birlikleri öldürmedikçe geri dönmezler" dedi. Muâviye de Amr (radıyallâhu anh)'a -ki vallahi Hz. Muâviye bu iki adamın hayırlısıdır- şu cevabı verdi:
"Ey Amr, söyle bakalım! Şunlar (bizimkiler) öbürlerini, öbürleri de şunları öldürseler Müslümanların işlerini kim benim adıma yürütecek, kim kadınlarının, yetimlerinin bakımını benim adıma üzerine alacak?"
Sulh yapmak için, Kureyş'in Benî Abdişşems boyundan iki kişiyi yani Abdurrahman İbnu Semüre ve Abdullah İbnu Âmir'i, Hz. Hasan (radıyallâhu anh)'a gönderdi. Bunlara:
"Haydi, şu zâta gidin, ona (sulh yapmak istediğimizi) söyleyin. (Hilâfet arzusundan vazgeçmesini) taleb edin, (buna mukabil ne isterlerse) verin!" dedi. Bunlar Hz. Hasan (radıyallâhu anh)'ın yanına gidip, huzuruna çıktılar. (Hz. Muâviye'nin tenbihine uygun olarak) konuştular. (Hilâfeti Hz. Muâviyeye bırakması halinde ne isterse vereceğini) söylediler. Hz. Hasan (radıyallâhu anh) onlara:
"Bizler Abdulmuttalib'in oğullarıyız. Beytu'l-maldan bir hissemiz var. Bu ümmet (ihtiyaç karşısında mal için) kanını isrâf etmeye başladı. (Beytu'1-maldan bize ayrılacak hisse nedir?)" dedi. Onlar:
"Hz. Muâviye size şunları teklif ediyor, hilâfetten vazgeçmenizi taleb ediyor, mukabilinde ne istediğinizi soruyor" dediler. Hz. Hasan (radıyallahu anh):
"Sizin bu vaadlerinizi bize kim tekeffül edecek?" dedi. Elçiler:
"Sana biz tekeffül ediyor, garanti veriyoruz!" dediler. Hz. Hasan her ne talebte bulundu ise hepsine:
"Biz tekeffül ediyoruz!" diyerek teminat verdiler. Böylece Hz. Hasan, Hz. Muâviye (radıyallâhu anhümâ) ile sulh yaptı.
Hasan Basrî demiştir ki:
"Ben Ebû Bekir (radıyallâhu anh)'i işittim şöyle demişti: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı minberde gördüm, yanında Hz.Hasan İbnu Ali vardı. Bâzan halka yöneliyor, bazan Hasan'a yöneliyor ve: "Şu oğlum, seyyiddir. Umulur ki, Allah bununla iki muazzam Müslüman orduyu sulha kavuşturacak" diyordu."

Buhârî, Sulh 9, Menâkıb 25, Fedailu'l-Ashâb 22, Fiten 20.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Etiketler

Hadis-i Şerifler Hadisi Şerifler Sorularla İslamiyet 25000 Vecih söz Blogger Teknoloji ayet Blogger Eklentileri GÜNDEM dünya Hz. Ali r.a. TÜRKİYE GERÇEKLERİ cennet Mobil cehennem edep Diyojen Hz. Ali Hz. Ömer Hz. Ömer r.a. Oyun Video deccal ihlas kul hakkı takva şükür Allah'a şükür Blogger Haber Teması Blogger Magazin Teması Blogger Temaları Blogger Themes 2017 DÜNYA GERÇEKLERİ Foto Galeri Kuran ve Sünnet Sehl bin Abdullah VİDEO Wordpress Wordpress Eklentileri Yazarlar ahiret günahları terk etmek gıybet etmek hakikat iman insan istişare etmek kardeşlik kibir marifet mertebe musibet niyet pişmanlık öfke ölüme hazırlanmak İslam Abdestin Faziletleri Abdülaziz Bekkine Acaba günahlarım affedildi mi Af ve Mağfiret Aile ahlakı ile ilgili ayetler Alfred Krupp Allah’a yaklaşmak Allah’ı zikretmek Allah’ın alacağı Allah’ın kudreti Allah’ın sevgili kullarını Alçak gönüllü olmak Apple Ateşe tapan kimse Ayetler Basit insanlar Bayezid Bistami Bayezid Bistami'den öğüt Blogger Sayfa Numaralandırma Blogger Temaları 2017 Call Of Duty Dergi Blogger Temaları Ebû Osman Ebû Yahya el-Varak Fudayl b. İyaz George Bernard Hasan-ı Basri Hz. Ebubekir r.a. Hz. Süleyman a.s. Hz.Ali Kabre hazırlıksız girmek Kaybedilen para Kul için en güzel şey nedir MHP Media Mürşid-i Kamil Mürşid-i Kamile neden ihtiyaç duyulur Nasreddin Hoca Nasreddin Hoca'dan hikaye Publilius Cyrus Rabbimize yaklaştıran bir amel Sadî Sophokles Thomas Carlyle Vefasızlık Vera Yeni Akit Zulüm kılıcı Zünnûn Mısri aklın hayatı akıl amele riya karışması anne arafat ateşin zararları ateşten uzak olmak avam aşk besmele bilgi cehalet cuma günü dili tutmak dua dünya sevgisi ecel vakti edebi öğrenmek edebin özelliği efendimiz efendimizin sevdiği şeyler evliyaları sevmek fazilet fesat fitne gafil gafillik gaflet google gıybet haccın tesiri hazine hikmet huzur iftira atmak incir insanlar insanın gıyabında konuşanlar istişare iyilik içki kadınların açık gezmesi kalbe nazar kalp gözünün kör olması kaybedilen namus kaza namazı keder kılıç kurbanı mektup mevlana mümin mürted kimdir mürted olmak müslümanların kıldığı namaz nasihat nefesin şükrü nefsani arzular nemrut nimetin kıymetini bilmek okumak oruçlu kişi renkler reçete riya yapmak riyakarlık saadet sefalet sevilmek sonsuz güç sıkıntı terbiye terk edilmemesi gerekenler tövbe tövbe etmek veresiye veresiye almak ysk yüksek hallere nasıl ulaşılır zulüm çeşitleri zühd Ömer bin Abdülaziz r.a. öfkenin ateşi İslamın özelliği ırklar şikayet etmek şükretmek .. hadisini açıklar mısınız? .açlık 1 kasım seçim sonuçları 1 kasım seçimleri 1. dünya savaşı 1993 yılı 2. dünya savaşı 25000Vecih Söz ABD AK PARTİ Abdest alış şekli Abdest organlarını bir defa yıkamak yeterli olur mu? Abdullah bin Ömer r.a. Abdullah İbni Mübarek Abdurrahman Dilipak Abdülkadir Geylani Abdülkadir Geylani Hazretleri Adalet nedir Adn cenneti ile Firdevs cenneti arasındaki fark nedir? Adn cennetine kimler girer Ahir zaman Ahirette Aile Reisinin Sorumluluğu ile ilgili Ayetler Akrabalık Bağları ile ilgili Ayetler Alessandro Manzoni Alimlerin Fazileti Allah Allah bu kadar insanı nasıl hesaba çeker Allah için ağlayan göz Allah katında en büyük zulüm Allah korkusu Allah sevgisi Allah'a hamdetmek Allah'a şükretmek Allah'ı sevmek Allah'ı zikretmek Allah'ın derdine düşmek Allah'ın eseri Allah'ın kudreti Allah'ın rızası Allah’a karşı sorumluluklar Allah’ın kulları Allah’ın rahmetine nâil oluşun alâmeti Allah’ı zikretmek Allah’ın adının zikredildiği evler Alışveriş ile ilgili Hadisi şerifler Amel’den yoksun âlim Amerikalı Wilson Bentley Amr bin Abdülkays Anadolu yolculukları Anne Baba Anne Babaya İtaat ile ilgili Ayetler Anne karnında ölen çocuğun ahiretteki durumu nedir? Antoine Albalat Arif kullar Arzuları yerine getirmek Ashabın Faziletleri Ayasofya Ayfer Dadak Azrail Aşure günü Balzac Battlefield 1 çözümü Bekir Hazar Benjamin Franklin Besmelenin Fazileti Beşikteyken veya bebekken konuşan çocukların sayısı kaçtır ve kimlerdir? Bir anlık öfke Bir anlık öfke her şeyi yok eder Birden fazla kadınla evlenme ile ilgili Ayetler Bişr-i Hafi hazretleri Blogger Awesome Blogger CSS menü Blogger Hit nasıl alırım Blogger Konu Bulmak Blogger Mega Reklam Alanı Blogger SEO ayarları Blogger Sitemap Blogger Sosyal Medya iconları Blogger Yan menü Blogger Yayın Sayısı Blogger Önceki ve Sonraki Yazılar Bloggere Alan Adı Yönlendirmek Blogspot SEO ayarları Boşanan Eşlerin Çocuklarının Bakımı İle İlgili Ayetler Boşanma ve Usulu ile ilgili Ayetler Bütün kötülüklerin anahtarı CHP CUMHURBAŞKANI SEÇİMİ KANUNU Cafer bin Muhammed Cehalete karşı cihat Cenab-ı Hakk Cennet hayatının özellikleri nelerdir? Cennet de olsa Cennet nimetleri ile ilgili Hadisi Şerifler Cennet ucuz değil Cennet ve Cehennem Cennete girmenin koşulu Cennetin gittikçe daha güzel bir yer haline gelecek olmasının hikmeti nedir? Cennette kadınların durumu hakkında bilgi verir misiniz? Kadınlara da huri gibi erkek verilecek mi Cennet’e ilk çağırılacak olanlar Charlie Hebdo Cihat dört kısma ayrılır Cimrilik DEAŞ Dikenlerden sakınmak Diriliş Ertuğrul 63.bölüm Doğruluk Duanın vakti ve fazileti Dünya Ticaretinin Ahiret Boyutu Dünya malı için üzülmek Dünyanın köşkleri Dünyanın merkezi Dünyaya gönül vermek DİYARBAKIR E. Gibbon Ebu Hûreyre Ecel ile ilgili Hadisler Edep ile ilgili hadisi şerifler Ele geleni yersin Ersoy Dede Esirimin esiri Ettiğimiz duâlar neden kabul olunmuyor? Evrenin Yaratılışı Facebook Canlı Yayın Fal bakmanın ve baktırmanın hükmünü hadislerle açıklar mısınız? Fatiha Suresinin Tefsiri Firdevs cennetine kimler? GERÇEK TARİH Gaflet nedir Gelecekte doktorların hastalarına yazacakları reçe Google Crome Gri deniz kırlangıcı Gri deniz kırlangıcının özelliği Gusül abdesti Gusül ile ilgili hadisler Gönenli Mehmet Efendi Günahların seni bağlıyor Güneş sistemi Güzel sözler HALEP HZ ALİ HZ ÖMER Habeş Padişahı Necaşi Hac ve Umre Hak ile meşgul olmak Hak'dan ayrılmamak Haksızlığın önünde eğilmemek Hammâd bin Zeyd Hangi insanların canlarını alacağını nasıl bilirsi Hasan Basri Hazretleri Hasan-ı Basri (r.a) Hasan-ı Basri Hz.leri Hastalık ve Musibet Havelsan Haya Hayvanlardan en zararlısı hangisidir Hayvanlardan en zararlısı hangisidir? Hayz Hazret-i Ebu Bekir r.a. Hediye Hibe Hicret Hikmet ehli Hilafet ve İmame Huawei Enjoy 6 Hudud Hurileri kıskanma imtihanına tutuldum? Huzur nedir Hz Ali Hz isa Hz isa yeryune inecekmidir Hz mehdi Hz İbrahim Hz İsmail Hz. Azrail a.s. Hz. Davud Hz. Ebu Bekir r.a.'ı ağlatan hadise Hz. Hüseyin Hz. Mevlana Hz. Muaviye Hz. Osman (r.a) Hz. Peygamber (s.a.v) Hz. Ömer (r.a) Hz. Ömer r.a.ilim Hz. İbrahim Hz. İsa a.s.'ın sevmediği şey nedir Hz.Ali’ye karşı savaşan sahabiler Hz.Ebubekir Hz. Ömer Hıristiyan âlemi Hıristiyanlık inancı Hırs Infinite Warfare Kabir ziyaretinin faydaları nelerdir? Kadere İman Kadının Koca üzerindeki hakkı Kadının yolculuğu Kainat Kanaatkârlık Kasame Katl Kazanç Kebair Kesb Kesim adabı Koca ile ilgili ayetler Korku Kozmetik dergileri Kula en yakışan şey edeptir Kur-an’ı Kerim Kuran kalbe kuvvettir Kuran okumak Kurban ile ilgili ayetler Kur’an-ı Kerim Kâbe’ye hürmet Köle azad etmek Küdüsün Kızı Kültür sanat Kısas Kıskançlık L. Glein Lanetleşme ile ilgili Hadisi Şerifler Lessing Levh-i Mahfuz Libas (elbise) ile ilgili Hadisi Şerifler Mal alım satım Marifetullah Mehdi'nin Özellikleri Nelerdir? Mekke ile ilgili Hadisler Mektubat Merkur Mescid ve Camiler ile ilgili hadisi şerifler Mevla'ya yönelmek Miras ile ilgili Hadisler Mizah ve Şakalaşma ile ilgili Hadisi Şerifler Mozilla Muhammed Baki-Billah Hazretleri Muhammed bin Ka’b Musibetlere tahammül edememek Mâlik bin Dinar Mümine hürmet Müminin kuvveti Müminin nazarı Müminlerin emiri Müminlerin emiri kimdir? Mürüvvet Müslümanların karşı cinsten (kızla / erkekle) yabancı bir insanla chatleşmesi Namaz kılarken istemeden de olsa aklıma sürekli bir şeyler geliyor Necip Fazıl KISAKÜREK Nefis ile ilgili hadisi şerifler Nefisle cihat Nefse en ağır gelen şey nedir? Nefsin arzularına gem vurmak Nefstir seni yola koyan Opera Otomobillere Cam Film PYD Pardus İşletim Sistemi Petrol Türkiye Prens Bismark RAKKA RESİM GALERİSİ RUSYA MERKEZ CAMİİ Rabiat-ül Adeviyye Reca bin Hayve Râbiyat-ül Adeviye SAS KOMANDOLARI SAĞLIK SEO SEO Ayarları SUR SURİYE DEMOKRATİK GÜÇLERİ Sadaka ile ilgili ayetler Sadi Safari Sahabe-i kiram Sahte Peygamber ile ilgili ayet Samsung Samsung A serisi Samsung GalaxyS8 Sebe Kraliçesi Belkıs Sema bir dalgadır Sen derviş olamazsın Seriyyü’s Sakati Seriyyü’s Sakati Seven sevdiğini hiç unutur mu Sistem gereksinimleri Sâmî Efendi Hazretleri Sübhanallah Süfyan-ı Sevri Hz.leri Süleyman a.s. TARİH TSK Takva nedir Taşınabilir Bataryası: PLUG Tefsir Tefsir ve Kuran-ı Kerimin Fazileti ile ilgili Hadisler Tevbe ile ilgili hadisi şerifler Tevekkül ile ilgili Hadisi şerifler Teyemmum ile ilgili Hadisi Şerifler Teşekkür ile ilgili Hadisi Şerifler TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ TÜRKMEN Türkiye petrol Tıb ile ilgili Hadisi Şerifler UMRÂ VE RUKBA ile ilgili Hadisi Şerifler Uyuma ve Uyunma Adabı ile ilgili Hadisi Şerifler Uyumak ile ilgili hadisi şerifler Uğursuzluk ve Fal ile ilgili Hadisi Şerifler Vakıf İle ilgili hadisi Şerifler Vasiyet ile ilgili hadisi şerifler Vehb bin Münebbih Vehb bin el-Verd Vekalet ile ilgili hadisi Şerifler Veranın hakikati Video Galeri Washington Deneyi WhatsApp Wordpress Forum Kurmak Yalan ile ilgili Hadisi Şerifler Yemin ile ilgili hadisi şerifler Yerli Tabanca Nato testinde Yeryüzündeki Faziletli Yerler Yiyecekler ile ilgili Hadisi Şerifler Yol kesme ile ilgili hadisler Yolculuk ile ilgili Hadisi Şerifler Yunus Emre Yunus bin Ubeyd Yıldızlar ile ilgili Hadisi Şerifler ZTE ZTE'nin yeni telefonu: Axon 7 MAX Zekat Zekat ile ilgli Hadisi şerifler Zeyd B. Erkam r.a. Zeyd bin Eslem Zulüm nedir abd oyunları abdest suyu abdestin faydaları abdestli yemek pişirmek acizlik adalet afiyette iken şükür ahiret için üzülmek ahiret yurdu ahirete temiz gitmek ahiretin güzelliği ahiretten geçmek ahlak aile sevgi aklın başa gelmesi akıllı olmak aldatmak alim alnın terlemesi alışkanlıkların en asili amellerin azlığı ana babaya hizmet ankara saldırısı ankara saldırısı gerçekleri arifin edebi arkadaş ile ilgili hadisler arkadaşlık etmek avea hatta geciş avea kampanyaları avea türktelekom ay ile ilgili ayetler ayaklar ayakların önemi ayağımızın kıymeti ayna az yemek az şükretmenin sonu aza azamet açık öğretim 2016 güz dönemi sınav sonuçları açık öğretim sorular açıköğretim sınav sonuçları aöf 2016 sınav aöf sınav aöf sınav sonuçları aöf sınav soruları ağaç sulamak aşk ile yanan yürek aşure orucu ve aşure tatlısı hakkında bilgi verir misiniz? Aşure günü yas tutmanın bir sakıncası var mıdır? baba bahaneler aramak bakkal bal kavanozu batıl batıl ilimler batıla sapmamak baş ağrısının hafiflemesi baş olmak başkanlık başkasına vermek anlamında bir ayet var mı? başkasını kötülemek beden beden ülkesi bedeni korumak bedenin selameti ben diyenler besmele okumak beynamaz bias bidat ehli bilginden öğüt bilgisizlik bir damla su bir tepsi hurma bir şeyleri düşünüyorum; bu durum namazımı bozar mı? birbirini sevmek birbirini yemek birden fazla erkekle evlenebilecek mi? bollukta şükür bu alemde rahat edenler burun deliklerinin kabarması bölüşmek büyük haçlı ordusu büyüklük cahil yönetici cami cehennemde lüzumsuz değil. cehennemin çekirdeği cehennemlikler cennet bahçeleri cennet köşkleri cennet nasıl kazanılır cennete girmek cennete neyle gidilir cennetin kapısı cennetlikler cennette cinsel hayat var mıdır? cep telefonları cezalar cihat cimri müslümanlar cinayet zulüm cuma vakti cömert cömert müslümanlar daeş daha fazlasını istemek dalalet dalkavuklar dalkavuklar kimlerdir dalkavukluk darlıkta şükür darlığa düşmek darılmak deccal kimdir deccal mehdi hz isa deccal ne zaman cıkacaktır dedikodu yapmak deniz kuşu derman dert dertlerin alınması devlet devlet bahçeli devletin eksikliği diken sulamak dikenli yol dilini korumak dimağı uyuşturmak dini eğitim dini vecibelerin yerine getirilmesine mani olmak dinin selameti diri diri diriliş ertuğrul diriliş saadettin köpek diyar dizi diziler doktor doktorların hastalarına yazacakları reçete dost dost olmak doymak duanın kabul edilmemesi durmadan çalışmak dönyadan göçmek dünya bahçeleri dünya kelamı dünya lezzetlerini terk dünya nimetleri dünya ve ahiret dünyada divane olmak dünyadaki musibetler dünyadaki sıkıntı dünyadaki vazifeler dünyadan beklenti dünyadan dert yanmanın en önemli sebebi dünyadan geçmek dünyadan uzaklaşmak dünyadan yakasını kurtaramayanlar dünyadan çok şey beklemek dünyalık dünyalık için üzülmek dünyalık peşinde koşmak dünyalığa sahip olmak dünyanın çekiciliği dünyaya aldanmak dünyaya değer vermek dünyaya düşkünlük dünyaya düşkünlüğün feci sonu dünyaya gönderiliş maksadı dürüstlük ebedi kalmak ebedi saadet ebediyet alemi edeb edebi küçümsemek edepsizliğin sebepleri elem elmas en akıllı kişi en birinci vazife en büyük düşman en büyük musibet en büyük zenginlik ergün diler eriat erkek erken ölmek fakir olmak fakirlik fakirlik derdi fani dünya fasık fazilet sahibi fazileti arttırmak feyz kapısı filozof filozofun zararı fuhuş gaflet hastalığı ganimet bilmek gece ibadete kalkmak geflet gerektiği gibi yaşamak gerçek dostlar geçim sıkıntısı google haritalar google logo sırrı google logosu gök halkı gölgeye sığınmak gönlümüzde olanlar gönlün razı olması gönlün yumuşaması gönül gönül alemimizi kontrol etmek gönül aynası göz zinası gözlerin yaş dökmesi gözyaşı göçüp gitmek göğüs bahçesi gülmek gülünen şeyler gülüşün terbiyesi gümüştekin günah kirinden temizlenmek günahlara düşmek günahlara engel olan vera günahlardan temizlenmek güncel güneşi durdurmak güven güvenmek güzel ses gıybetin kötülüğü hac hac adayları hacda günahların affedilmesi hadis-i şerif hak hak rızası hakikatte ölüm hakiki iman hakkın kaybedilmesi haksızlık hakyol hal çaresi halis niyet hamdetmek han hanedanlığı haram haram lokma haramı küçümsemek hasta olmak hayamızın azlığı hayat hayatta mühim olan nedir? hayatı idame ettirmek hayvanlar hayırlı eş bulmak helalleşmek hemoglobin molekülü her şeyin başı besmele hesap vermek heybet hiddet hikmeti görebilmek hile yapmak hindistan cevizi hizmetkar olmak hukuk huzur ve saadet huzurda olmak huzursuzluk huzuru mehabet hz mevlana hücre hüdhüd kuşu hüner hür insan hürmet etmek iOS10 ibadetin en yükseği iblis ihlas nedir ihlas sahibi ihlasla yapılan hayır ihlaslı olmak ihlasın manası ihsan ihsan-ı ilahi ihtiyatlı olmak ilahi kitap ilahi mektup ilim ilim ağacı ilim meclisi ilim öğrenmek ilimsiz din olmaz ilk günah nedir illet imandan uzaklaşmanın alameti imansızlık imanı korumak imanı kurtarmak infak insafla muamele etmek insan hayatı insan olabilmek insan vücudu insanlara olmayan bir olayı olmuş gibi gösterir mi? insanların felakete uğraması insanların çokluğu insanlıktan uzaklaşmak insanoğlunun nankörlüğü insanı sevmenin yolu internette konuşması caiz midir? ios 10 işletim sistemi indir ios 10 yenilikleri ios 10 özellikleri iphone 7 iphone 7 ye ios 10 yükle iphone8 görüntüleri islam islam dini islam dünyası islamiyet islamiyetin özelliği istanbulda çatışma istiğfar iyi işlerin sırrı iyi niyet sahibi olmak izzet işini bilmek işlediğimiz günahlar işlenen günahlara tövbe etmek kabirden kalkmak kabre girmek kacda günahların affedilmesi kadın kadın ve erkeği bir arada tutan şey kafamızdaki şüpheler kafirin kuvveti kalbe bulaşan kir kalbe nur kalbe zulmet kalbi korumak kalbi temizlemek kalbin gıdası kalp yarası kamil insan kar kristali kar kristalleri kar taneleri kas dokusu kavak ağacı kavim kemal kemale ermek kemali hürmet kendini beğenmek keskin nişancılar kibirli olmak kimlerle beraber olmamalı kitap kitaplar kudret ve azamet kul kul hakkının önemi kula ihtiyaç kulluk borcu kulun niyeti kumar kuran'dan uzaklaşmak kuranıkerim kurtlar vadisi pusu kusurları görmek kusurları görmenin önemi kusurları tedavi etmek köle köle olmak köpek hangi insandan iyidir? kötü kavim kötü yoldaş kötülük kötülüğe karşı iyilik küsmek kıbleye doğru oturmak kıvılcım kıyamet kızan bir kimse kızartılmış koyun lahuti lanetleme ve sövme ile ilgili hadisler leziz gıdalar lokmaya dikkat etmek mabud maddi yıkım mahkum mahlukat makam sahipleri malın elden gitmesi manevi gıda manevi yıkım maneviyat makamları maneviyat makamlarından nasibi olmayanlar kimlerdi manvınık marifetli insan mehdi mehdinin gelişi mekke mekkenin fethi melekler memnuniyetsizlik mertebe sahipleri mescid mevlana sözleri meşakkat minnet bilmek misafir misafir olmak misafirlik muhtaç varlık mukaddes musibetler musibetlerin iyi tarafı musiki aletleri mükafat mükemmellik mümtaz kudret münafığın kuvveti münker ve nekir müslümana yakışan nedir nafile ibadet namazı terk namus nasa nasihat etmek nasihat etmeyen nasıl hesap vereceğiz nazın ölçülmesi ne için yemek yemeliyiz nedamet nedamet ağacı nefes nefesin şükrüdür. nefis muhasebesi nefs nefse ağır gelen şeyler nefse uymak nefse uymanın zararları nefsi küçültmek nefsi sevmek nefsi öldürmek nefsin aldatması nefsin arzuları nefsin kötülüğü nefsin tuzağı nimet bilmek nimetin artması nimetlerin en düşüğü nimetlerin en küçüğü nimetlerin kıymetini bilmek niyetin değişmesi niyetin önemi noel baba kimdir noel kutlamak caizmi noksanlık normal konularda forum sitelerinde noyan saadettin odun yığını okuma okuma isteği okumanın önemi okumayı sevmek ortadoğu oruç oruç tutmak oruçu bozan şeyler oyu nerede kullanacağız papa ve rusya para paylaşmak peygamber torunu peygamberimizin mucizesi peygamberler pkk riya ruh programı ruhumuzun yaraları ruhun bedeni terk etmesi ruhun selameti ruhun şifası rusya ve haclılar rütbe rızk rızkın kesilmesi saadettin köpek kimdir sabote etmek sabır sabırsız insanlar sadaka sadaka vermek sadakat saf gönül safa salat salih ameller salihler saltanat sanal gerçeklik gözlüğü sapıklığa düşenler saygı saygınlığın eksilmesi saygınlığın yükselmesi saygıyı terk sayılı günler secdeye gitmemek sefa sürmek sefa yeri sefil sehl serçe sevap sevgi sevmek sihirbazlar son menzil sonsuz hayat sıkıcı olmaz mı? sonsuz olan sonsuz saadet sonuna kadar gitmek sony sony xperia z5 sony xperia z5 almanız için gerekli sebepler sony yeni telefonları sony z5 alınırmı sony z5 neden almalıyım suç oranının düşmesi süfyan sünnet sünnete uymak sünnetten uzaklaşmak sürgüne gitmek tahammül tamahkârlık tansiyonun düşmesi tarafım bilinsin tarihi mezar tarikat taze hurma tefekkür tefekkürün faydası telefonlar televizyon terzi dükkanı teselli tevazu ticaret ile ilgili hadisi şerifler toplu dua toprak için savaşmak tutulan oruç tülbent türkiyeye neden saldırılıyor türktelekom mobil ululuk meyvesi usül uçan balık uğrunda yaşananlar uğrunda ölmek vahşi barbarlar vahşi hayvan vahşi hayvanlar vakar vakitsiz ölmek varlığa güvenmek vera nedir? vera sahibi olmak verâ sahibi olmak virüs yabancı kadın yalacılık yalan söylemek yaratanı sevmek yaratanı tanımak yaratanın kudreti yaratanın misafirleri yazar yağmur yağmur damlası yağmursuz bulut yedi kat gök yemek pişirenler yemle yakalanan balıklar yeniakit yer halkı yetmiş büyük sufi yol yolda yürümek yorgunluk yüzde nur olması yılbaşı zamanımızın en önemli vazifesi zamanın kıymeti zavkü sefa zekatın ölçüsü zemzem suyunun sırları zemzem suyunun özellikleri zevk zevki sefa Çocuk Sevgisi ile ilgili Ayetler Çocuk ve Çocuk Yetiştirme ile ilgili Ayetler Çocukların Hayırlı Olması için Dua Çocukların bakımı ile ilgili Ayetler Çocukların için hayır duası Öfke gelince akıl uçup gider Öfke ile ilgili hadisler Ölüler kabrine gelenleri görür mü? Üste başa bulaşan kirler Üç haslet sahibi çene çalmak çin çirkini güzelden ayırmak çocukla arkadaşlık yapmak çocukla oynamak çok konuşmak çorum ili öfkenin başı öfkenin giderilmesi öfkenin zararları ölmeden önce yapılması gerekenler ölçü vermek ölüm ölüm hazırlığı ölüm için hazırlık yapmak ölüm kapımızı çalacak ölüm nedir ölüm peşimizde ölüm sonrası ölüm sonrası hayat ölümden korkmak ölümü kabullenmek ölümü tebessümle karşılamak ömür ümit üniversite sınavı ünlü kişilerin sözleri ünlü sözleri üstün ilim İPhone İblis’e en zor gelen şey nedir İbn. Mes’ud (r.a) İbrahim as ve oğlu İbrahim bin Edhem Hazretleri İbrahim bin Ethem İflas İhtiyacın olsa bile İki sevgi bir gönüle sığmaz İkrime r.a. İlim İlmin onda dokuzu öldü İmam Malik r.a. İmam-ı Rabbani İmam-ı Suyuti İman İman ve İslam İnsanlara teşekkür etmek İnsanoğlu İnsanın elindekilerinin değerini bilmesi İnsanın istediğini elde etmesi İsim ve Künye İskender İslam düşmanlarına karşı cihat İslam Ümmeti ile ilgili hadisler İslamda edep İslamda zorlama yoktur İsrail terörü İsrailoğulları İtikaf İyilik İçecek ile ilgili Hadisler ırk ayrımı ırkçılık ırkçılığın kötülüğü Şarap ile ilgili ayetler Şa’bi Şefkat ile ilgili ayetler Şehvetine düşkün olmak Şeytan uyur mu? Şeytana karşı cihat şefkat etmek şehitlik şerefin kaybedilmesi şerrin kötüsü şeytanın aldatmacası şeytanın büyüklenmesi şükrü terk şüphelenmek şüpheli şeyler şüpheli şeylerden sakınmak